Fark ettirmeden vücudumuza hızlı karışan ve bedenimizi hissettirmeden ele geçiren stresi, vücudunuza hükmetmeden yakalayamazsak sonuçları ile uğraşmak zorunda kalırız.
Peki neden fark etmiyoruz bu stresi, fark ediyoruz da engel olamıyor muyuz, geçer diye mi düşünüyor muyuz ya da öfkemiz, hırsımız, acımız, korkumuz, kuruntularımız gözümüze perde mi çekiyor?
Bu soruları kendime soruyorum :) Bana göre:
Stres, fark edilmeyen ya da edilse bile dikkate alınmayan ve geleceğimize, sağlığımıza, ruh hallerimize direk olarak etki edecek olan yaşadığımız/ hissettiğimiz herhangi bir çeşit aşırılık halinin taşıyabileceğimizden fazla olması ve dolayısı ile gerilime maruz kalmak, onunla başa çıkmak veya katlanmaya çalışmak. Maalesef stres altında iken vücut direncimiz düşüyor ve hastalıklara daha çabuk yakalanıyoruz. En kötüsü de çoğunlukla kendimizi neye maruz bıraktığımızı veya ileride yaşayacağımız sonuçları on an için çoğunlukla farkında bile olamıyoruz. Öyle hassas ve narin ki bedenlerimiz bu gerilimle başa çıkmaya çalışırken o da dayanamayıp kendinden fedakarlık yapıp eksilterek yoluna devam ediyor, yine de bütünü korumaya çalışarak. Biz ise hastalık sahibi olunca bir nebze de olsa anlıyoruz hastalığımıza sebep olan stresi ve tabi mümkün ise onunla başa çıkabilmeyi. Yine de stres sebebi yaratan düşünce, duygu, baskı halini ve onların asıl sebeplerini de görüyor muyuz…
Bu aşırılık halleri neler?
- Olumsuz düşüncelerin içinde kaybolup gitmek. Bu düşünceler üzerinde yoğunlaşmak. Yapmayacağım, başaramayacağım, kazanamayacağım..vb. Arada bir zihninizden geçen düşünceleri dinleyin, fark edeceksiniz ki çoğu olumsuz veya bazıları saçma.
- Olumsuz düşünceler ile beraber kendimizi endişe, korku, üzüntü, öfke, hırs gibi zorlayıcı duyguların esareti altında bırakmak.
- Bu duygular ile güç alan kuruntulu hal, sinirlilik, asabiyet, aşırılı gerilmiş, panik halini alan davranışlar geliştirmek.
- Devamında vücutlarımızı uykusuz, aşırı uykulu, aşırı gıdalı, gıdasız, bol enerjili, enerjisiz, aşırı egzersiz veya sporsuz bırakmak.
Yukarıda saydığım bazı olumsuzlukların neticelerinden kaynaklanan stres girdabına kapılmışsanız gerçek bir hastalık kazanmaya adaysınız.
Kendimizi tanımayız, fark etmeyiz, kabul etmeyiz, beğenmeyiz, sevmeyiz, küçük görürüz, değiştirmeye çalışırız, mükemmelin peşinde koşarız, farklı gösteririz, insanlara sevdirmeye çalışırız. Tüm bunların sonucunda da olumsuz düşünceler ile kendimizi öfke, nefret, endişe, korku, baskı, bastırılmış, hırsımıza yenik düşmüş duygularının esareti altında buluruz. Bu sebeplerimizi bazen haklı görerek stres girdabına girmeye hazır hale geliriz. O kadar çok meşgulüz ve işimiz var ki, yukarıdaki saydığımız sebeplerin peşinde koşarken kendimizi neye maruz bıraktığımızı nasıl anlayabiliriz ki, isteyen de biziz, o zaman sonuçlarına katlanmalıyız da tabi isteyen aslında bizsek…
Kendimizi tanımayız, fark etmeyiz, kabul etmeyiz, beğenmeyiz, sevmeyiz, küçük görürüz, değiştirmeye çalışırız, mükemmelin peşinde koşarız, farklı gösteririz, insanlara sevdirmeye çalışırız. Tüm bunların sonucunda da olumsuz düşünceler ile kendimizi öfke, nefret, endişe, korku, baskı, bastırılmış, hırsımıza yenik düşmüş duygularının esareti altında buluruz. Bu sebeplerimizi bazen haklı görerek stres girdabına girmeye hazır hale geliriz. O kadar çok meşgulüz ve işimiz var ki, yukarıdaki saydığımız sebeplerin peşinde koşarken kendimizi neye maruz bıraktığımızı nasıl anlayabiliriz ki, isteyen de biziz, o zaman sonuçlarına katlanmalıyız da tabi isteyen aslında bizsek…
Bir an durup kendimizi tanımayı, sevmeyi, tüm duygu hallerimizi kabul ederek onlara kucak açmanın onları çözebileceğine düşünemeyiz. Aslında sorunun kendisi nasıl bir çözüm olabilir ki. Bence sadece sorunun kendisi çözüm olabilir. Düşüncelerinizi takip edin, izleyin, bunlar gerçekten size mi, yoksa geçmişle beraber gelen belki ailelerimizi de yanıltan bazı otomatik veya kökleşmiş düşüncelere mi ait. Belki bir hiç pahasına yıllarınızı harcıyorsunuz. Duyguları tanıyın, vücudunuzdaki değişiklikleri izleyin ve o ana kitlenip neler olduğunu hissedin. Siz fark etmeden otomatik alınmış kararların ve bu kararların vücudunuzda nasıl dolaştığını izleyin. Muhtemelen bunu izlemeye ve anlaya başlamanız ile bu yoğun duygular sizi yavaşça terk edecek ya da sizi davranışsal olarak etkilemeyi bırakabileceklerdir.
Sultan Öztoprak
25.10.2012
25.10.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder