23 Nisan 2013 Salı

Sakladığım Her Şey...



Sakladığım her şey; beni en zayıf anımda yakalayıp kendimle yüzleşmenin en zoru olduğunu, gücümün sınırlarını, kimin kimi gizlediğini, en ufak olaydaki acizliğimi, yıllarca üstünü örtmeye çalışıp ne kadar uzaklaşsam da yine de bir parmak boyu yol alamadığımı, ben kaçtıkça yakalandığımı, yakalanınca da bir saniyede binlerce kez ölebileceğimi ve her bir hücremin buz kesilebildiğini acımasızca yüzüme vuruyor.


Sultan Öztoprak
23/04/2013

Sözler Mermi Gibi...


Sözler mermi gibi, ya karşındaki ya da seni yaralar. Ne zaman konuşmalarımda düşüncelerim gibi savruk, özensiz olsam o kadar insanları kırabildiğimi fark ettim. Ayrıca yine özensiz, önem vermeden konuşan kişilerin de karşısındakinin ne duyduğunu önemsemediğini fark ederek bu sefer kırılan ve belli etmeyen ben oldum. Bir çok kişinin ağzından çıkan ve kulağına gelen sözleri aynı önem, özen derecesinde süzdüklerini düşünmeye başladım. Dolayısı ile konuşurken daha cimri olup, duyduklarımı da ölçüp biçmemenin beni daha az üzdüğünü anladım. Başkasının düşüncesine, sözüne gücüm yetmez kulaklarımdaki geçitte kadar. Sadece benden çıkan ve bana gelen sözü süzmekle yetiniyorum ve şimdi biliyorum ki herkes kendi müdahale alanlarında sorumlu gerisi karşıdaki kişiye kalmış aksi halde başkasını değiştirmek mümkün görünmüyor, belki en güzel destek onun farkındalığını arttırmak olabilir J.

Sultan Öztoprak
23/04/2013 

17 Nisan 2013 Çarşamba

Yapılacak İşlere Dur Diyorum:) Lütfen, Sıranızı Bekleyiniz..


Yapılacak işler bazen o kadar çok oluyor ki kafamda onları düşünürken yoruluyorum bazen de başlayamıyorum bile. Sanırım kendime çok yükleniyorum sonunda taşıyamıyorum. Fark etmemiz lazım, yolun başında yavaş, emin adımlarla, taşıyabileceğimiz kadar yük ile yürümek ve zamanı gelince yükümüzü azalttıktan sonra yenilerini alıp yola devam etmenin en güzeli olduğunu, yanıp sönen yıldız olmaktansa :)


Sultan Öztoprak
17/04/2013

12 Nisan 2013 Cuma

Kendime Hata Yapma Hakkını Verdim :)


Hayatın hep matematik hesabı gibi olduğunu düşünürdüm, çünkü matematikte hangi yoldan giderseniz gidin sonuç hep aynıdır ve hesaplanabilir. Oysa şimdi farklı düşünüyorum hayat  gerçekten sonucu belli olan bir hesaplama kesinlikle değil. Her ne kadar siz hataya, yanlışlıklara yer verseniz de bir gün hesaplamadığınız başka bir etken hayatınızın değişmesine sebep olabiliyor. Ne yapmak, bu faktörleri nasıl hesaplamak ve kötü olaylara nasıl hazırlanmak lazım. Bence hayatı hesaplayarak yaşamayı bırakmadığımız sürece bu durumdan kurtulamayız. Artık hayatı hesaplamaktansa, kendimi tanımaya, anlamaya, istediklerimi yapmaya ve  hayatımı kendim yönlendirmeye çalışıyorum. Kendime hata yapma hakkını tanıyorum. Her insan gerçekten çok değerli ve özel yeter ki önce kendi değerini anlayabilsin. 


Sultan Öztoprak
12/04/2013 

Ölüm Yaşama Açılan Kapı Olamaz Mı?



Her şeyin her zaman bir görünen bir de görünmeyen yüzü olduğunu düşündüm. Ölümün görünen yüzü hep acı, üzüntü ve ayrılık içeriyor. Oysa ölümün bir de görünmeyen yüzü var. Ölümün varlığının her an ve her yerde olduğunu  keşfeden insanların, bu dünyada edindikleri her şeyi bu dünyada bırakacakları bilinci ile hareket ettiklerini, yaşama çok sıkı bağlandıklarını, gereksiz hırsa, öfkeye, kine, kıskançlığa kapılmadıklarını, insanlara değer vererek, her şeyi paylaştıklarını, sevginin, özgürlüğün büyüsünü keşfettiklerini, teslimiyetçi bir yapı ile yaşayarak mutlu, huzurlu, samimiyet ve anlayış ile yaşadıklarını düşünüyorum. Ölümün bizi ve sevdiklerimizi de her an bulacağının daha fazla bilincinde olursak, ufak olayları büyütmeyiz, gereksiz kırgınlıklara kapılamayız ya da sorunların çözümü olacağını düşünerek üzülmektense çözüm ararız. Yıllar, yüzyıllar önce insanların da yaşadığını, sorunları olduğunu, savaştıklarını ve şu anda hayatta olmadıklarını düşünmek gibi. Ölümden korkarak yaşamaktansa, yaşamı her anını dolu dolu geçirmek, sevdiğimiz işleri yaparak yaşamamız en doğrusu. O zaman ölsek bile en azından istediğimiz gibi yaşamış oluruz. Yaşamadan ölmek ve hatta ölü gibi yaşamak daha kötü.

Sultan Öztoprak
12/04/2013 

İletişim Engellerinden Bazıları


  • Karşımızdakini anlamaya çalışmamak
  • Karşımızdakini dinlememek
  • Ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimize dikkat etmemek, yani ses tonu ve beden dilini kullanamamak.     
  • Kendi doğrularımızın tek doğru olduğuna inanıp, başkalarına kabul ettirmeye çalışmak. Bizden farklı düşünceleri ya da olayları olduğu gibi kabul etmemek veya dinlememek oysa bizi en iyi bizden farklı düşünenler geliştirebilir. Farklılıklara saygı duymak her zaman sinerji yaratır, samimiyet ve açıklık yaratır. 
  • Kızgınlık duymak. Kızgınlığımızı ya bastırırız ya da sağlıklı veya sağlıksız biçimde dışa vururuz. Kızgınlığımızı sağlıklı bir biçimde ifade edemiyor isek genelde istemediğimiz sözcükleri kullanabilir, sert tepkilerde bulunarak aslında dile getirmek istediğimizden farklı konuşabiliriz. Kontrol edemediğimiz farklı konuşmalar, sert tutum ve davranışlar ilişkimizin gelişmesine büyük engeller yaratır. Kızgınlık duymanın bazı sebepleri:
    1. Algımız ve değerlendirmemize göre doğru, dürüst ya da adil olmayan durumları yaşadığımızı düşünmek
    2. Kendimizden ve başkalarından beklediklerimizi gerçekleşmemesi
    3. Olumsuz durum ve olayların karşısında çözüm üretmeye odaklanmamak ve kızgınlık duygusunu veya olumsuz duyguların esaretine kapılmak.... 

Sultan Öztoprak
28/02/2013