10 Şubat 2019 Pazar

Utkatasana (Sandalye) Pozunda Derinleşiyorum

Bu poz hem çok temel bir poz hem de çok yoğun bir poz. Pratiğin derinleştikçe derinleşecek bir poz. Sekansların başlangıcı ve sonunda kullanıyor ya da sadece tek başına bu pozda bir süre kalabiliyoruz. Ancak doğru yapılmaz ise gerçekten beden için zorlayıcı oluyor. Bacaklar titremeye başlıyor.
Bu pozda dikkat etmemiz gereken bazı durumlar var. Bu poza girerken aslında “Tadasana-Dağ” pozundan dizleri bükmek ve böylece ellerin hafif yeri sıyırmalı yani kalçanın yerle olan uzaklığı aşağı yukarı bu kadardır. Tabi bu da hiç kolay değil çünkü zorlarsan dizlerin zorlanabilir. Bacaklarına kramp girebilir. Bedenin ani bir gerilime geçebilir. Açıkçası bende hala bu pozda derinleşiyorum. Ama benimin yumuşak sınırında kalarak derinleşiyorum. Kollar gökyüzüne kaldırılmalıdır. Üst kollar kulaklarla hizalı olmalı ki bu da kolay değil. Parmaklar çevrilince ön kollar iç rotasyona girebilir.  Gövde hafifçe öne yatırılmalı ancak göğüs kafesi  kollarla birlikte öne  açılmalı ve gökyüzüne uzanmalıdır. Sırtı uzatmak için kuyruk sokumu geriye  ve aşağı doğru alınmalıdır.  Dizler ayakların üstünde olmalı ki böylece ayak parmaklarınızı görebilmelisiniz.  Bu pozda birkaç nefes durmak faydalıdır.
Bu poz doğru yapılınca beden inanılmaz şekilleniyor, bacak, ayak sırt kol kasları güçleniyor. Hani hem yere doğru yumuşakça köklendiğimiz hem de gökyüzüne uzadığımız önemli bir poz. Bu poz benim zihinsel konsantrasyonumu da attırıyor bana göre çünkü denge unsurları da olduğu için çok fazla duyu organlarım ve zihnimi meşgul tutamıyorum.
Bu pozu uygularken yapılan bazı hatalar demek istemiyorum bazı yönelimler aşağıdaki gibidir diyeceğim. Çünkü beden ve zihin uygulama yaptıkça öğreniyor o yüzden bu süreçte kendimize ve öğrencilerimize şefkatli olmak önemli.
  1. Ağırlığı ayak parmak ucuna vermek
Bu pozda önemli olan ağırlığı dengelemek özellikle öne doğru eğilme eğiliminde oluyoruz, bu da dengede durmamızı engelliyor. Önemli olan ağırlığı topuklara doğru vermek. Hatta parmakları kaldırmak ya da kuyruk sokumunu duvara dayamak iyi fikir olabilir.
  • Omuzların kulaklara yaklaşması
Her zaman omuz kasları yukarı kulaklara doğru yönelme eğilimindedir. Her zaman omuzlar kulaklardan uzağa ve geriye gitmelidir.
  • Dizleri yeterince eğmemek:
Bu hiç kolay değildir çünkü aşağı doğru inmek pozun daha zorlaşması demektir. Bunu yapabilmek için bu pozu her yaptığımızda bir iki nefes daha fazla kalmak belli zaman içerisinde istenilen derinliğe geçmemizi sağlar.
  • Dizlerin arasının açılması
Dizlerin arasına başlarda bir blok yerleştirmek ve onları ortaya doğru toparlamak diz içinde hizalanmak içinde iyi olur.
  • Omurga hattında uzamamak
Genelde ayaktaki denge ve güçlendirici pozların hepsinin temelinde aynı şey var. Yere yumuşakça köklenip göğe doğru omurga hattında uzamak.
  • Nefesi tutmak
Bu da genelde pozda biraz kaldıktan sonra yapılabilen eğilimlerden bir tanesi.
  • Bakışların ve zihnin bir noktaya odaklanmaması
Yine sık yapılan şeylerden biri bakışların bir noktada olmaması. Bakışlar hareket edince genelde zihinde de sürekli düşünceler var ise  odaklanma ve pozda uzun kalmak ekstra zorlaşıyor.

Savasana Pozunda Kendini Bırakabilmek?

Germe ve gevşeme egzersizleri vardır bilmiyorum denediniz mi ama önce kasları gerersiniz ve sonra yumuşatırsınız. Ardı ardına yapınca kaslar  inanılmaz bırakır kendini ve aslında bedeni ne kadar sıktığınızı anlarsınız. İşte bunu ancak gevşekliği, yumuşaklığı ve rahatlık hissinin ne olduğunu bilince anlayabiliyoruz. Günümüzde yaşamın bir gerçeği var herşey hızlı değişiyor, bilgi çok fazla, medya ve pazarlama aktiviteleri ile üzerimizde sürekli eksiklik ve yetersizlik hisleri var ve daha çok şeye sahip olma isteklerinin çevremizi sarmaladığı bir dünyada yaşıyoruz. Önemli olan bana göre bu koşuşturma halinde kendini yumuşaklığa bırakmak ve rahat olmak. Açıkçası bende öğreniyorum bunu. Kendimi eskiye göre çok iyi  hissediyorum gün ve gün.  
 Savasana pozunda kendini bırakabiliyorsan her anlamda işte hayatta da bırakabilirsin. Diyeceksin ki ben Savasana pozunda zaten acayip bırakıyorum kendimi direk uyuyorum J tabi ki bu da iyi bir şey öyle de bedene faydalı. Savasana pozunun daha farkında, gevşek, bedenini hislerine odaklandığın bir hale dönüştürmek kısacası meditasyon zihnine dönüştürebilmek de mümkün. Eğer zihnini değil  bedenini dinlemeyi seçersen bu mümkün.
Mesela senin Savasana  pozunda tavırların nasıl ?
  1. İyice bedeninin rahatlığını önemsiyor musun yoksa nasılsa birkaç dakika içinde kalkacağız deyip boynunu sıkıştırarak mı yatıyorsun, ışık gözünü rahatsız ediyor ama göz yastığı almıyor musun, üşüyorsun ama üzerini örtmüyor musun. Yoga uzmanının ayaklarının altına önerdiği “Boster”’ı almaktan çekiniyor musun. Aslına bakarsan bir dakika bile olsa beden rahat ettirilmeden gevşemek, bırakmak mümkün olmuyor.
  2. Bedeninde araştırma yapıyor musun, yoga pratiği akabinde gerginlik var mı, varsa bu gerginlik nerede. Burası sende ne gibi hisler uyandırıyor. Beden parçalarını bilinçle farkındalıkla gevşemeye davet ediyor musun Yoksa ben gevşe deyince gevşemez ki mi diyorsun J Aslında dikkatin sadece dikkatin yoğun bir şifa ve enerjisi var. O  yüzden tam dinlenmeye geçmeden tüm bedeni bir gevşemeye davet etmek.
  3. Farkındalığın bedeninin gevşetirken sürekli bedeninde tarama yapsın. Ayak parmaklarından başın tepesinde ne gibi hisler var, ne gibi duyumlar var. Belki çok da sorgulama yapmadan sadece bakabilmeyi araştırmak. Çünkü bu araştırmayı yaparken yargılayıcı ve cezalandırıcı tavırlarla yaparsan bu da duygusal gerginliği artırabilir. Bir boyutta yumuşama yaparken diğer boyutta da gevşemek önemli ki burada farklı bir çark çalışmasın. Olanı olduğu gibi kabul etmeye açılmalıyız kendimizi.
  4. Farkındalığı bedeninin değişen hislerine, nefeslerine  getirmekte aslında aynı meditasyon gibi nefesin, beden üzerindeki etkileri. Karnın, diyaframın genişlemesi, burun deliklerinden ve soluk borundan havanın geçmesi. Nefesinle senkronize olduğun anlarda canlı enerji dalgası ile bütünleşmek ve sanki ondan beslenmek, onu bedeninde hissederek onunla akmak.  Bu akışı izleyebiliyor musun
  5. Düşünce ve duygularına  kapılıp gidiyor musun yoksa onlara gelip geçici olduklarını fark edip enerjini vermiyor musun. Kafanda zaten takıldığın bir konu var ve ona enerji vermeye devam mı ediyorsun. 

by
 #Savasana  

Yazmak neden önemli?

Bazı günler  öyle his dolu oluyorum ki üzüntü, heyecan, yumuşaklık, derinlik, açıklık, sıcaklık, karmaşa, ilginç bir merak ve garip bir dinginlik hissediyorum ama bu zamanlarda  konuşmak değil sadece içime dönmek ve onlarla kalmak istiyorum. Sadece onlarla kalmak ve onlarla öylece oturup beklemek. Üzüntü ise dibine kadar üzülmek gibi, derinlik ise onu hissetmeye çalışmak. O anlarda içimde  bir şey pişmeye başlıyor ama çok yavaş hani buharda pişirme yöntemi ile pişer gibi. Aslında için kaynıyor  ama pişmek çok yavaş ve an an hissederek oluyor. Ben işte bu günlerde yazıyorum, bazen kalemin mürekkebi bitene kadar yazıyorum. Bazen içimdeki zehri akıtana kadar yazıyorum. İşte o anı atlatınca içimdeki karmaşa kendini garip bir tazeliğe, canlılığa, sabahın ilk ışıklarındaki yenilik hissine bırakıyor. Bu hisler yine de daha farklı hisler. Bu seferki yaşadıklarımın üzerine gelen bir esinlik, kucaklama ve açılma, gevşeme, rahatlama gibi. İşte o anlar bana göre 1mm gibi J ölçemediğim bir değerle büyüyorum ruhen ve ruhen büyüdükçe içimdeki o boşluk hissi yok olmaya başlıyor. Olanı olduğu gibi kabul etmeye doğru, yaşamın içtenliğine doğru 1 adım daha yaklaşıyorum. İşte o çoklu hislerin beni gelip bulduğu anları seviyorum hemen kalem kağıt arıyorum. Yazmak beni, yaşama, kendime daha yakınlaştırıyor. Yazmak beni bu yüzden büyütüyor çünkü o anlarda konuşamıyorum, sarılamıyorum başkasına, açamıyorum kendimi hemencik, sadece an ve an o hislerle kalıp onları sonuna kadar hissetmek ve hissederken yazıya dökmek. Ve bir cümle yazıyorum oraya birden. O cümle benim için “AHA” anı oluyor. Çünkü derinlerle yüzleşiyorum kendimle, kendime başkasının söyleyemediğini yazarak söylüyorum. Cümleler seni önceden çizilmiş bir rota gibi o kaçınılmaz ana getiriyor.  Farkındalığım da artıyor yani hem içten hem dıştan değişim oluyor. İçeriden hislerle büyüyen ben bunu mantığımla, zihnimle de anlayabiliyorum.
Yazmak, kendinle açıklıkla sohbet etmek. Dökmek ne varsa eteğindekileri, boşatmak o taşıdığın gereksiz yükleri ve aldırmadan kim ne der şimdi diye.
 #yazmak