11 Eylül 2013 Çarşamba

Yaşamla Dans Et - Mükemmeliyet - Korkuyu Hissedin ve Yine de Yapmayın! - Susan Jeffers

 

Mükemmellik hakkında çok hoşuma giden bu yazı Susan Jeffers’ın “Yaşamla Dans Et” isimli kitabının “Korkuyu hisset ve yine de yap” başlıklı bölümden alıntıdır. Bu kitabı korkularının, bağımlılıklarının üzerine gitmek, yaşamla barışık bir hayat yaşamak isteyen ve mücadele etmekten yorulan herkese şiddetle okumasını tavsiye ederim.  

Susan Jeffers’ın “Yaşamla Dans Et” isimli kitabının “Korkuyu hisset ve yine de yap” başlıklı bölümden alıntı: “….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….

 Mükemmel olma ihtiyacını Bırakın

Mükemmeliyet, insanı çıldırtan başka bir bağımlılıktır. Bedenlerimiz mükemmel olmalı. İşteki performansımız mükemmel olmalı. Mükemmel anne ya da babalar olmalıyız. Partiyi mükemmel biçimde planlamalıyız. Evlerimizdeki temizlik mükemmel olmalı. Ve saire ve sair ve saire

Peki yine de mükemmel misiniz? Ben de değilim! Hiç-bir zaman da olamayacağız. Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapan insanoğullarıyız. Ve İnsanoğulları mükemmel olmak üzere doğmamışlardır.

Öğrenmek, büyümek, yayılmak, sevmek, yaratmak, zevk almak, kendimiz dahil her şeydeki güzelliği görmek için doğduk. Ama mükemmel olmak için doğmadık.!
….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….

Mükemmeliyete olan bağımlılığın bu derece yıpratıcı olmasının nedeni, özdeğerimizin performansla ölçülmesidir. Ancak, hiç kimse mükemmel olmadığından, mükemmeliyet aracılığıyla özdeğere ulaşmak imkansızdır. Korkarım yanlış duvara yaşlanmış başka bir merdiveni ortaya çıkarmaktayım.”
….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….

Anlayınız ki, yeterince iyi olduğunuzun ve çabalarınızın sonuçlarının yeterince iyi olduğunun farkına varmanız, dağınık ve umursamaz olmanız için bahane değildir. Yeterince iyi olduğumuzu anlamamız, hayatta yaptığımız her şey de sevgi dolu bir çaba göstermemize hizmet eder. Ama bu sevgi dolu bir çaba, mükemmeliyete olan bağımlılıktan tümüyle ayrı tutulmalıdır.

Başarı ve tatmin duyguları mükemmel olmak için ölesiye çırpınmaktan kaynaklanmaz. Bu duygular iç gücümüzü, güzelliği ve sevgiyi yaratıcı, enginleştirici, olumlu ve sevgi dolu bir şekilde kullanma sürecinden kaynaklanır.

Mükemmel olma ihtiyacı, hayatın tam anlamıyla tadına varmamızda yolumuzu başka bir zorluk daha çıkarır: Daha önce denemediğimiz bir şeyi, yeterince iyi olmamamızdan korkarak yapmaktan kaçınırız.
….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….

Bizlere teşebbüs ettiğimiz her şeyde mükemmele ulaşmamız gerektiği öğretildi. Kendimizi gülünç bir duruma sokmaktan korkarız. Bu nedenle, bir işi gerçekten iyi yapamıyorsak iyi vakit geçiremeyiz. Veya bu işi yapmaktan tamamen kaçınırız. Bunun önüne görmek için kendi  kendimize devamlı şunu tekrarlamalıyız:

            Amacımız mükemmeliyete ulaşmak değil, keyif almaktır!
Eğer yapmaya değiyor ise ve yaparken de çok güzel vakit geçiriyorsanız, bu işi iyi yapıp yapmadığınız kimi ilgilendirir?
Dolayısı ile görüyorsunuz ki mücadeleyi bırakıp yaşamla dans edebilmek için amacımız mükemmeliyet değil, keyif almak olmalıdır.
….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….………."
Bağımlılıklarla başa çıkmanın yöntemlerini kitapta detaylı bir şekilde bulabilirsiniz. J
Kitap adı: Yaşamla Dans Et
Yazar adı: Susan Jeffers

Yaşamla Dans Et - İşkoliklik - Korkuyu Hissedin ama Yine de Yapmayın! - Susan Jeffers


İşkoliklik hakkında çok hoşuma giden bu yazı Susan Jeffers’ın “Yaşamla Dans Et” isimli kitabının “Korkuyu hisset ve yine de yap” başlıklı bölümden alıntıdır. Bu kitabı korkularının üzerine gitmek, yaşamla barışık bir hayat yaşamak isteyen ve mücadele etmekten yorulan herkese şiddetle okumasını tavsiye ederim.  

Susan Jeffers’ın “Yaşamla Dans Et” isimli kitabının “Korkuyu hisset ve yine de yap” başlıklı bölümden alıntı: “….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….

Çalışma bağımlılığını Bırakın:
Burada kullanılan işkoliklik, zengin ve dengeli bir yaşam pahasına, takıntılı bir şekilde bir şeylerle meşgul olma ihtiyacıdır. İşkoliklik, sadece fiili iş gücünde çalışanları değil, hiçbir zaman yeterince çalışmadıklarını düşünen evde oturan kişileri, hobileri üzerinde “Çalışmak” için her sabah zorla saat altıda uyanan emeklileri, tatilde gibi gibi gözüküp akıllarını işten alamayan veya bu çok değerli birkaç özgürlük gününe her şeyi sokuşturmak için zorlanan kişileri ve “daha çok – daha iyi - en iyi” sendromuna yönelmiş herkesi kapsamaktadır.
 Neden işkolik hale geliri?

-          Bazılarımız hayatta başarılı olmak için çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak gerektiğine inanır. Hayatta başarılı olup işkolik olmayan pek çok örnek vardır

-          Bazılarımız işkolikliğin iş hayatında iyi uygulamalara götürdüğüne inanırlar. Yine de araştırmalara göre, baskıcı, kapalı bir şekilde yoğunlaşmış, rekabetçi, gergin bireylerin ağaçlar yüzünden ormanı görmediklerini ortaya koymaktadırlar.

-          Bazılarımız ailemizin geçimlerini sağlamak için işkolik olmamız gerektiğine inanır. Ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu çalışan insanları işkolik olarak niteleyemeyiz. Bir işkolik yeterince parası olsa dahi çalışmaya meyillidir.

-          Bazılarımız “düzgün bir ev” idare etmek için işkolik olmamız gerektiğine inanır. Düzgün bir ev, her şeyin tertemiz olduğu ve katı bir şekilde yönetildiği bir ev midir, yoksa her şeyi kontrol etme ihtiyacı duymayan rahat bir insanın kolaylık, yumuşaklık, kabullenme ve huzur yeri midir?

Aslında, bireylerin neden işkolik olduklarını açıklayan popüler, ancak hatalı daha pek çok sebep saymaya devam edebiliri. Ancak kişilerin neden işkolik olduklarını açıklayan gerçek sebeplere değinmeme izin verin. Gördüğüm kadarı ile,

      İşkoliklik, bir saplantı. Bir kaçış. İşkoliklik, içimizdeki acı, yoğun boşluk duygumuz, özdeğer eksikliğimiz, kimlik ihtiyacımız, “daha çok – daha iyi – en iyi”ye yönelişimiz, anlamlı insan ilişkilerine sahip olmayışımız,  Yeterince sahip olmama, ya da yeterince iyi olmama korkumuzla yüz yüze gelmemek için başka bir yola sapmamıza izin vermektedir. 

Bunu tekrar okuyun. Kaçmak istememize şaşmamak gerek! Olduğundan daha anlamlı bir yaşam için duyduğumuz arzuyu maskelemek istememize de şaşamamak gerekir. Yüzeyin altında ne kadar şiddetli bir burgaç yatmakta! Biz işkolikler işimizle boğulmadığımız zaman, “Her an bir şey yapmakla meşgul değilsem, ben kimim, ben neyim, neden benim?” şeklinde kendi kendimize soru sormak zorunda kalırız ve ne yazıktır ki, bu derin sorulara verilecek cevabı araştırmaktan çok korkarız. Bu durumun bir sonucu olarak, hiçbir zaman benliğimizin kullanmadığımız parçalarının gizemini, harikalığını ve enginliğini görme şansımız olmaz. Bunun yerine, edilecek telefonlar, buluşulacak insanlar, tamamlanacak projeler… meşgul, meşgul, meşgul
       ……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….

 Bu dalgalı suları nasıl sakinleştirebiliriz? Kendimizi huzur içinde hissetmeyi nasıl öğrenebiliriz? Kendimizi çalışma bağımlılığımızdan çekip kurtarmamız için atabileceğimiz adımlar nelerdir? Daha önce belirttiğim gibi, her türlü bağımlılığın tedavisi, kendimizi alt benliğin bataklığından çıkarıp, üst benliğimiz içindeki huzur yerini bulmaktır.
      ……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….……….”

Bağımlılıkla başa çıkmanın yöntemlerini kitapta detaylı bir şekilde bulabilirsiniz. J

Kitap adı: Yaşamla Dans Et 
Yazar adı:  Susan Jeffers

8 Eylül 2013 Pazar

İletişim Sanatı - Sam Horn / “Tongue Fu – Sözlü Dövüş Sanatı-“


İnsanlar Arası İletişimde Huzumeti, Anlaşmazlıkları ve Yanlış Anlamaları Uyuma Dönüştürmek
Sayın Sam Horn’un Kaleme aldığı “Tongue Fu Sözlü Dövüş Sanatı-“ Kitabını herkese okumasını tavsiye ederim.  Aşağıdaki başlıklar ile ilgili davranışlarımız ve düşüncelerimizi yeniden düzenleyebilmemiz olaylara yeni yaklaşım açıları ile bakabilmemizi gerçek örnekler ve ünlü deyişler ile bezeyerek anlattığı kitaptan müthiş destek aldım. 
Sam Horn - “Tongue Fu Sözlü Dövüş Sanatı-“ Kitabı genel içeriği:
Tepki değil, yaklaşım göstermek: Kızgınlığı hızla aşmak, zorlukları nükte ile karşılamak, insanlarla onların dertlerini konuşmak, şikayetleri anında sona erdirmek, münakaşalardan zarif bir şekilde sıyrılmak, oyunun adını koymak, dilinizi tutmak, ne söyleyeceğiniz bilmediğiniz durumları nasıl davranmak, hata değil çözüm bulmak.
Unutulacak Sözler, kullanılacak sözler: Kabul etmek, münakaşa etmemek; Eleştirmenlik değil, koçluk yapmak; emretmek yerine rica etmek; “Yapamam çünkü” engelini kaldırıp atmak, problem’sizleşmek; aşırılığa gitmekten kaçınmak.
Çatışmaları işbirliğine dönüştürmek: Kulak vermek, hayasız davranışa karşı kurallar geliştirme, kavgaları yatıştırma, açık bir kafayla yaklaşmak, kontrolü paylaşmak.
İstediğinizi, ihtiyaç duyduğunuzu ve hak ettiğinizi fazlası ile elde etmek: Muharebelerimizi kendinizin seçmesi, hayır diyebilmek, Ustaca işlerin içinden çıkmak, güven duymak ve öyle davranmak, ikna etmenin beş ilkesi nedir, zorbalardan kopmak, insanlara taze bir başlangıç olanağı vermek, duygularınızın yönetimini üstlenmek, Olumlu bir bakış açısı elde etmek, Nezaketten yaşatmak,
Son söz: Niyetleri eyleme dönüştürmek için yol haritası

Kitap adı: İletişim Sanatı “Tongue Fu – Sözlü Dövüş Sanatı“
Yazar adı:  Sam Horn