M.Ö Hindistanda yazılmış olan Mahabhrata destanının bir
parçasıdır. Tanrının Şarkısı ve şiiri olarak geçiyor. Kitap yaşamın
devamlılığını sağlayan Vishnu isimli Tanrının avatarı Krishna ile krallığın
başına geçecek olan Arcuna arasındaki konuşmayı içeriyor. Arcuna o dönem
krallığın başına geçecektir ancak kuzenler ile taht kavgası başlıyor aralarında
ve bu kavga savaşa kadar gidiyor. Arcuna aslında bu durumdan üzgün kardeşler,
yakınları, akrabaları ile savaşmak istemiyor. Tahta geçsem de geçmesem de durum
benim için her şekilde zor diyor. Savaş başlamadan Krişna ile konuşmaya
başlıyor. Bu konuşma amcasının yardımcısı tarafından kaydediliyor. Tabiki
konuşma aslında şiirin, şarkının kendisi. Bana en garip gelen yüzyıllar
geçmesine rağmen ahlaki, etik değerler, erdemler hala aynı. Sanki medeniyetle
bu değerler gelmiş gibi kafamda nedense. Bunun bana garip gelmesi de ayrı
ilginç bir durum;). Kitaba dönersek aslında kuzenler, akrabalar, sevdiğimiz
kişilerle yapacağımız her savaş bizim içimizdeki kendimizle nefsimizle,
bağımlılıklarımızla yani zihnimiz içinde kaybolduğumuz ve çevrenin
koşullandırılması ile öğrendiklerimize karşı verdiğimiz savaşlar. Bu savaşta
bir kere kendi özün sandığın şeyin ne olduğunu fark etmek sonra da ona karşı
durmak başlı başına bence bir mertebe. Sonra da savaşı kazanacağına inanmak
başka mertebe. Velhasıl insanın kendi içindeki dünyayı, Evren’i keşfetmesi
belki adımların en büyüğü. Ama bu adım İÇİN tek yol yok. Öğrenmek, görmek,
bilmek isteyen için her yerde anahtarlar saklı. Yeter ki biz bunu isteyelim.
Kitaptan sevdiğim bazı dörtlüklerle bitireceğim.
Kızgınlık korku ve tutkuyu yenen
Bilgiyle olgunlaşan pek çok bilge
Arınarak soyundu, bana erdi
Bende çözüldü, özümde eridi
…
İş yapmakla iş yapılmayabilir
İşler yapılmadan da olabilir
Bunu gören kimse gerçeği görür
Ne iş yaparsa yapsın, iyi olur
…
Bir kimsenin çalışmaları işleri
İsteklerinden tutkularından arınmışsa
Bilgeliğinin ateşinde sınanmışsa
Bilenler o kimseye aydın derler
…
Kendi kendini yenen huzurludur
Kendi özünde gerçeği bulur
O soğuk sıcak, acı tatlı demez
Şu yüceymiş, bu alcakmış aldırmaz
…
Kızgınlık korku ve tutkuyu yenen
Bilgiyle olgunlaşan pek çok bilge
Arınarak soyundu, bana erdi
Bende çözüldü, özümde eridi
…
İş yapmakla iş yapılmayabilir
İşler yapılmadan da olabilir
Bunu gören kimse gerçeği görür
Ne iş yaparsa yapsın, iyi olur
…
Bir kimsenin çalışmaları işleri
İsteklerinden tutkularından arınmışsa
Bilgeliğinin ateşinde sınanmışsa
Bilenler o kimseye aydın derler
…
Kendi kendini yenen huzurludur
Kendi özünde gerçeği bulur
O soğuk sıcak, acı tatlı demez
Şu yüceymiş, bu alcakmış aldırmaz
…
Bütün varlıklarda Ben’i görürse
Ben’de de bütün varlıkları görür
Böylece her an Ben’i düşünür
Ben de O’nu bir an bile unutmam
Ben’de de bütün varlıkları görür
Böylece her an Ben’i düşünür
Ben de O’nu bir an bile unutmam
….
Bir işe takılıp kalmış olmayan
Kendini tutan, istekleri yenen
Yaptığı işin ötesine geçen
Kendini geçer, kendini bulur
Bir işe takılıp kalmış olmayan
Kendini tutan, istekleri yenen
Yaptığı işin ötesine geçen
Kendini geçer, kendini bulur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder