Neye kafa yorduğumuz önemli! Siz kafayı bir şeylere takarken bir
bakmışsınız ah, vah ile geçmiş ömrünüz. Bunu eskilerden çok duyardım ahla vahla
geçti ömrüm diye. Bu kitap öyle pozitif ol, her an cıvıl cıvıl ol demiyor.
Diyor ki önce kendini iyice tanı, anla. Sevmediğin yönlerin de dahil. Çünkü
hayat bir bütün, artı ve eksi ile var. Artı olan herşey çok güzel geliyor
genelde oysa çok artı da dengesizlik yaratır çok eksi gibi. Karanlık olmadan da
aydınlık olmuyor yani sen karanlıklarını görüp, onlara ışık tutarsan ve bunun
aslında diğer insanların da yaşadığını bilirsen o zaman özgürleşme
başlayabiliyor. Ayrıca denge için pozitif kadar negatif de şart. Bu şu değil
tabi şiddet yarat, katliamın parçası ol. İçindeki herşeyi olabildiği gibi görüp
kabul etme. Bir şeylere yargısızca bakabilme özelliği. Karanlıkların da dahil
kendini tanıdıktan sonra hayata karşı nasıl güçleneceğini ya da yolunu nasıl
çizeceğinin bir planını yapabilirsin.
Sen bir şeye takılıp kaldı isen başka bir şeyde mutlaka sıkıntı olacak. Eğer bir şekilde takılacak isen en azından bari bu saçma sapan nedenler olmasın yani “Bana günaydın demedi”, “beni dinlemiyor”, “beni çağırmadı”, “Klima sürekli açık”, “Yanlış yoldan gittim” olmasın. Kafaya taktığın şeyler önemli şeyler olsun bari J bu da hayatında öncelik sıralaman ile geliyor. Yani 2. Önemli adım. Sen ve isteklerin, hayallerin kendi hayatının neresinde. Ya da aslında önem vermediğin insanlar gereğinden fazla mı hayatının içinde ve sen onları mı düşünüyorsun. Bu diğer önemli bir adım bence. Mesela kendi adıma bu madde için çok savaş verdim, şükürler olsun artık önceliklendirme yapabiliyorum J
Hani bazı insanlara bakarız ve imreniriz Ya ne kadar başarılı, ya ne kadar yetenekli ne kadar yaratıcı, ne kadar kısmetli felan falan. Kimse o başarılı olduğu yere birden gelmiyor o yeri için defalarca hata yapıyor ama yine de yola devam ediyor. Hata yaptıkça o yol daha da kıymetleniyor o yüzden hataları sevelim, onlara takılıp, öyle böyle demektense hataların da sorumluluğunu alıp yola devam edelim. Bu pişmanlık, üzüntü duymak ya da suçlu aramak, şikayet etmek değil, onunla ilgili nasıl yol alacağını düşünüp, yola devam etmek için. Kitapta benim inanılmaz hoşuma giden de şuydu. Herhangi bir şey oldu hayatında ve senin suçun değil ancak olay seni bir şekilde bağlıyor ve etkiliyor. Bu durum karşısında tavrın ne olur. Bana ne, benim şuçum değil beni ilgilendirmez dersen kendini, hayatını askıya almış olursun ve bir şeyleri sadece geciktirirsin. Şikayet edip, kızıp durup öylece beklersin ve bir bakarsın zaman geçmiş iş değişmiş ve sen geç kalmışsın. O yüzden senin suçun olmasa da seni bağlıyor ise sorumluluğunu almalısın. Kitap bunu çok güzel bir cümle ile anlatmış “Öyle hissetmemin suçlusu o olsa da, nasıl hissettiğimin sorumlusu o değildi, benim”
Kitap ölüm konusunu genişçe yazmış aslında temelde en büyük insanlık korkusu olan ölüm yaşamımızdaki meşguliyet sebebiyle maalesef yerine alacak başka ufak korkularla kafamıza takılmaya devam ediyor oysaki bana göre ölüm daha çok hayatımızda sözcüklerimizde olmalı ki yaşamın güzelliğini görüp, her anı dolu dolu sevdiklerimizle yaşayalım, onlar yaşarken onları sevip sayalım.
Yani kitap sana kafaya takmamak için neler yapmayacağını değil hayatında neler yaparak kafaya takmayacağını anlatıyor. Akıcı, faydalı, anlaşılır ve net bir kitap. Emeğinize sağlık @markmansonnet
Her zaman yaptığım gibi kitaptan alıntılar yaparak tamamlayacağım. Alıntıları yorumlarda bulabilirsin. Su gibi aktı bu kitap da şükürler olsun.
Sen bir şeye takılıp kaldı isen başka bir şeyde mutlaka sıkıntı olacak. Eğer bir şekilde takılacak isen en azından bari bu saçma sapan nedenler olmasın yani “Bana günaydın demedi”, “beni dinlemiyor”, “beni çağırmadı”, “Klima sürekli açık”, “Yanlış yoldan gittim” olmasın. Kafaya taktığın şeyler önemli şeyler olsun bari J bu da hayatında öncelik sıralaman ile geliyor. Yani 2. Önemli adım. Sen ve isteklerin, hayallerin kendi hayatının neresinde. Ya da aslında önem vermediğin insanlar gereğinden fazla mı hayatının içinde ve sen onları mı düşünüyorsun. Bu diğer önemli bir adım bence. Mesela kendi adıma bu madde için çok savaş verdim, şükürler olsun artık önceliklendirme yapabiliyorum J
Hani bazı insanlara bakarız ve imreniriz Ya ne kadar başarılı, ya ne kadar yetenekli ne kadar yaratıcı, ne kadar kısmetli felan falan. Kimse o başarılı olduğu yere birden gelmiyor o yeri için defalarca hata yapıyor ama yine de yola devam ediyor. Hata yaptıkça o yol daha da kıymetleniyor o yüzden hataları sevelim, onlara takılıp, öyle böyle demektense hataların da sorumluluğunu alıp yola devam edelim. Bu pişmanlık, üzüntü duymak ya da suçlu aramak, şikayet etmek değil, onunla ilgili nasıl yol alacağını düşünüp, yola devam etmek için. Kitapta benim inanılmaz hoşuma giden de şuydu. Herhangi bir şey oldu hayatında ve senin suçun değil ancak olay seni bir şekilde bağlıyor ve etkiliyor. Bu durum karşısında tavrın ne olur. Bana ne, benim şuçum değil beni ilgilendirmez dersen kendini, hayatını askıya almış olursun ve bir şeyleri sadece geciktirirsin. Şikayet edip, kızıp durup öylece beklersin ve bir bakarsın zaman geçmiş iş değişmiş ve sen geç kalmışsın. O yüzden senin suçun olmasa da seni bağlıyor ise sorumluluğunu almalısın. Kitap bunu çok güzel bir cümle ile anlatmış “Öyle hissetmemin suçlusu o olsa da, nasıl hissettiğimin sorumlusu o değildi, benim”
Kitap ölüm konusunu genişçe yazmış aslında temelde en büyük insanlık korkusu olan ölüm yaşamımızdaki meşguliyet sebebiyle maalesef yerine alacak başka ufak korkularla kafamıza takılmaya devam ediyor oysaki bana göre ölüm daha çok hayatımızda sözcüklerimizde olmalı ki yaşamın güzelliğini görüp, her anı dolu dolu sevdiklerimizle yaşayalım, onlar yaşarken onları sevip sayalım.
Yani kitap sana kafaya takmamak için neler yapmayacağını değil hayatında neler yaparak kafaya takmayacağını anlatıyor. Akıcı, faydalı, anlaşılır ve net bir kitap. Emeğinize sağlık @markmansonnet
Her zaman yaptığım gibi kitaptan alıntılar yaparak tamamlayacağım. Alıntıları yorumlarda bulabilirsin. Su gibi aktı bu kitap da şükürler olsun.
“Unutmayın ki hayatınızda bir
değişiklik olması için bir şey hakkında yanılmanız gerekmektedir. Gün ve gün
mutsuzluk içinde yerinizde oturuyorsanız, zaten hayatınızdaki önemli bir şey
hakkında yanılıyorsunuz demektir ve bunun ne olduğunu bulmak için kendinizi
sorgulayana kadar da bri şey değişmeyecektir.”
“Mutsuzluğunuzun nedeni birçok kişi olabilir, ama sizden başka kimse mutsuzluğunuzdan sorumlu değildir. Çünkü şeyleri nasıl gördüğümüzü, nasıl tepki verdiğinizi, nasıl değerlendirdiğinizi siz seçersiniz. Deneyimlerinizi ölçecek ölçütü siz belirlersiniz.”
“Özgüven hareketinin sorunu özgüveni insanların kendi hakkında ne kadar olumlu düşündüğünü ölçmesidir. Ama insanın öz değerlerinin gerçek ve doğru ölçüsü kendisinin olumsuz yönleri hakkında nasıl hissettiğidir.”
“Başarınızı belirleyen “Neyin tadını çıkarmak istiyorsun? Sorusu değildir. Doğru soru “Hangi ıstıraba katlanmaya razısın? Soruşurdur. Mutluluğa uzanan yol engebelidir ve utançla döşenmiştir”.
“Mutsuzluğunuzun nedeni birçok kişi olabilir, ama sizden başka kimse mutsuzluğunuzdan sorumlu değildir. Çünkü şeyleri nasıl gördüğümüzü, nasıl tepki verdiğinizi, nasıl değerlendirdiğinizi siz seçersiniz. Deneyimlerinizi ölçecek ölçütü siz belirlersiniz.”
“Özgüven hareketinin sorunu özgüveni insanların kendi hakkında ne kadar olumlu düşündüğünü ölçmesidir. Ama insanın öz değerlerinin gerçek ve doğru ölçüsü kendisinin olumsuz yönleri hakkında nasıl hissettiğidir.”
“Başarınızı belirleyen “Neyin tadını çıkarmak istiyorsun? Sorusu değildir. Doğru soru “Hangi ıstıraba katlanmaya razısın? Soruşurdur. Mutluluğa uzanan yol engebelidir ve utançla döşenmiştir”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder