Bu kitabı iyi ki okumuşum diyorum kafamda
yoga eğitmenliği ile o kadar çok soru vardı ki sanki kitap bu sorular için
yazılmış. O yüzden bu yolda derinleşmek uzmanlaşma isteyen herkese şiddetle
tavsiye ederim. Mesela bir yoga hocasının pratiğinin güçlü ve derin olmasını
gerektiğini düşünürdüm ki bunu öğrencilerine bunu yansıtabilsin. Kitap
öğrencilere de sesleniyor ve hocalarınızı özenle seçin diyor ve gerçekten
haklı. Duyarlı, adanmış, pratiği sağlam, kendini gelişime adamış eğitmenle
çalışmak bence çok çok değerli. Bir diğer mesele var mesela benim için soru
işareti illa meditasyona oturmak mı lazım anda olmak ve dengeyi, dinginliği
bulmak için ya da zihnin düşünceler arası anı uzatabilmek için, hayır hatha
yoga ile de bunu yapabilir bir insan eğer pratiğini hissederek, duyarlılıkla,
dinleyerek, adanarak yapıyorsa.
Bir başka diğer konu kitaptan öğrendiğim, insanın pratik sırasında esnetmeye çalıştığı bölge ile uğraşırken diğer bölgeyi nasıl unutarak aslında bedenine de bir çeşit bilinçsiz şiddet uyguladığı. İşte duyarlı bir eğitmen o bölgeye yapacağı küçük dokunuşlarla öğrenciyi nasıl bilinçlendireceğini anlatıyor. Bu çok çok hoşuma gitti.
Başka diğer konu mesela çocuklara nasıl eğitim verilebileceğinin kilit noktasını anlatmış. Çok değerli bilgiler. Bu kitabı yoga alanında başucu kitabım yapıyorum sürekli sürekli okumama gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Bir başka diğer konu kitaptan öğrendiğim, insanın pratik sırasında esnetmeye çalıştığı bölge ile uğraşırken diğer bölgeyi nasıl unutarak aslında bedenine de bir çeşit bilinçsiz şiddet uyguladığı. İşte duyarlı bir eğitmen o bölgeye yapacağı küçük dokunuşlarla öğrenciyi nasıl bilinçlendireceğini anlatıyor. Bu çok çok hoşuma gitti.
Başka diğer konu mesela çocuklara nasıl eğitim verilebileceğinin kilit noktasını anlatmış. Çok değerli bilgiler. Bu kitabı yoga alanında başucu kitabım yapıyorum sürekli sürekli okumama gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
En son kitaptan kendime not
olması için çok hoşuma giden bazı yerleri aşağıda yazmak istiyorum. #Iyengar’a bu değerli eser
için çok müteşekkirim ve okumama vesile olduğu için @meyelbi’e çok teşekkür ederim.
Kitaptan alıntı: “Yogada hepinizin kulağına küpe etmesi gereken bir şey var: hareketin kaynağı en zayıf kalan kısımdır.
Kitaptan alıntı: “Yogada hepinizin kulağına küpe etmesi gereken bir şey var: hareketin kaynağı en zayıf kalan kısımdır.
İşte asanalar öyle
uygulanmalıdır. Bu ne bir günün, ne de birkaç yılın işidir. Yoga
uygulayıcısının iman, bellek, cesaret ve kesintisiz dikkat istencine, bir de
kendini uğraşına verme istencine sahip olduğu varsayılırsa, ömür boyu süren süreçtir
bu. Yoga yapmanın beş istencidir bu. Bu beş istençle bedenin beş zarfına
hükmedebilir, Evrensel benle bir olabilirsiniz.
Kitaptan ufak bir kaç yoruma da yazdım. Dönüp dönüp buradan okumak istiyorum. Asana duruş demektir; yani vücudu bir bütün olarak bedensel, zihinsel ve ruhsal bir tutumla konumlandırma sanatıdır. Duruş iki yönlüdür, vaziyet almak ve dinlenmek. Vaziyet almak eyleme geçmek demektir. Vaziyet almak uygulanan asananın temsil ettiği biçimiyle, bedenin ve uzuvların belli konumları takınmasıdır. Dinlenmek duruş hakkında farkındalıktır. Burada duruş yeniden değerlendirilip ayarlanır ve bedenin ilgili bölümleri gereğince konumlandırılıp dinlendirilir ve rahat ettirilir. Zihin, kemiklerin, eklemlerin, kasların, liflerin ve hücrelerin dinginliğini tecrübe eder.
Bedenin ve zihnin hangi yanının çalıştığını, zihnin bedenin hangi yanına işlemediği üzerine düşünerek zihni de beden gibi gerer, esnetiriz. Bedenin kasılıp açılması gibi akıl da bedenin her yerine nüfuz edecek şekilde kasılıp açılır. Bu dinlenmedir, duyarlılıktır Duyarlılık beden, zihin ve ruhla aynı ölçüde temasta olduğu zaman asana dediğimiz tefekkür veya meditasyon haline girilir. Bedenle zihin, zihinle ruh arasındaki ikilikler silinir, kaybolur.
Her ikisinin başlı başına bir sanat olması bakımından asanların yapısı değişmez. Her asana aritmetik ve geometrik bakımdan çalışılmalıdır, öyle ki asananın sunumunda onun gerçek biçimi ortaya konabilsin. Bedenin ağırlığı, kaslara, kemiklere, zihne ve akla eşit dağıtılmalıdır. Direnç ve hareket uyumlu olmalı. Uygulayıcı özne ve asana nesne olmakla birlikte asana özneye, uygulayıcı nesneye dönüşmeli; ancak bu şekilde araç (beden) ve asana er veya geç birleşebilir.
Kitaptan ufak bir kaç yoruma da yazdım. Dönüp dönüp buradan okumak istiyorum. Asana duruş demektir; yani vücudu bir bütün olarak bedensel, zihinsel ve ruhsal bir tutumla konumlandırma sanatıdır. Duruş iki yönlüdür, vaziyet almak ve dinlenmek. Vaziyet almak eyleme geçmek demektir. Vaziyet almak uygulanan asananın temsil ettiği biçimiyle, bedenin ve uzuvların belli konumları takınmasıdır. Dinlenmek duruş hakkında farkındalıktır. Burada duruş yeniden değerlendirilip ayarlanır ve bedenin ilgili bölümleri gereğince konumlandırılıp dinlendirilir ve rahat ettirilir. Zihin, kemiklerin, eklemlerin, kasların, liflerin ve hücrelerin dinginliğini tecrübe eder.
Bedenin ve zihnin hangi yanının çalıştığını, zihnin bedenin hangi yanına işlemediği üzerine düşünerek zihni de beden gibi gerer, esnetiriz. Bedenin kasılıp açılması gibi akıl da bedenin her yerine nüfuz edecek şekilde kasılıp açılır. Bu dinlenmedir, duyarlılıktır Duyarlılık beden, zihin ve ruhla aynı ölçüde temasta olduğu zaman asana dediğimiz tefekkür veya meditasyon haline girilir. Bedenle zihin, zihinle ruh arasındaki ikilikler silinir, kaybolur.
Her ikisinin başlı başına bir sanat olması bakımından asanların yapısı değişmez. Her asana aritmetik ve geometrik bakımdan çalışılmalıdır, öyle ki asananın sunumunda onun gerçek biçimi ortaya konabilsin. Bedenin ağırlığı, kaslara, kemiklere, zihne ve akla eşit dağıtılmalıdır. Direnç ve hareket uyumlu olmalı. Uygulayıcı özne ve asana nesne olmakla birlikte asana özneye, uygulayıcı nesneye dönüşmeli; ancak bu şekilde araç (beden) ve asana er veya geç birleşebilir.
İçinden cereyan geçen bir tele
dokunduğunuzda çarpılırsınız. Aklınız bedeninizin içinde elektrikli tel gibi
olmalı dikkatiniz başka bir yere kaydığı veya unutkanlık olduğu zaman cereyan
size kafanızda bir şeylerin kaçtığını söyleyecek. Bu meditasyondaki harekettir.
Bu hareketteki meditasyondur. Dolayısı ile meditasyon ile hareket arasında bir
fark yok, tıpkı hatha yoga ile Raja yoga arasında fark olmaması gibi. Hatha
zihin irade gücü demektir. Raja da ruh. Ruhla beden arasında köprü olan zihin,
o ikisini örüp ilahi bir birliktelik haline getirecek olan ipliktir; Bu samadhi
ya da kişideki mutlaklık olarak bilinene tanrısal evliliktir. Yoga ağacının
meyvesi işte budur.
Yogiler
de sanatçılar da bedene saygı duymak zorundadır. Biçim olmadan, zarafet ve
kuvvet olmadan ne yogi olunabilir, ne de dansçı. Sanatçılarında da hangi
sanatsal ifade biçimini sunarlarsa sunsunlar, daima yogilerin de çalıştıkları
içsel deneyim ve eylemlere dayandıklarını unutmayın. Bir sanatçı olarak yoga
yapıyorsanız çok çeşitli ifade biçimleri geliştirirsiniz ve sanatınız sahici,
hayırlı ve güzel olarak bilinen nitelik kazanır. İşte o zaman sanat yoga-kala (
hayırlı sanat) olarak bilinen şekliyle kutsallaşır. Böyle bir manevi derinliği
olmayan sanata bhoga-kala ( zevk için sanat) denir. Zevk için sanatında elbette
bir değeri var, ancak ondaki yoğunluk ve sadakat kaybolduğu zaman kolayca
kama-kalaya (cinsel tatmin için sanat) dönüşür
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder